7 Ağustos 2023 Pazartesi

7 Ağustos bir narven günü

​Merhaba günlük 


Şu an Bolu Narvendeyiz Ben, ihsan, M. zeyd ve Canım eşim Ferda ile. bugün pazartesi. çarşamba günü çıkyoruz. Buraya üzsün anadolu turundan sonra geldik. Uzun ikna çabalarımız sonrasında Annemi ikna etmiş ve 24 Temmuz pazartesi akşamı 22.00 civarında yola çıkmıştık….

25 Nisan 2020 Cumartesi

ek not

cocuk yetistirmede gonullu olmak.
elindekilerle hava atmak, özenmek özendirmek
olmayani dusunmemek reklam etmek
dik basli olmak,  guler yuzlu degil asik suratla karsilanmak.
erkegin istedigi sey ticarette, rizikta, alişverişte ne hata yaparsa yapsin, iyi karsilanmak.beceriksiz, hakaret etmemek.sen bizim kahramanimiz, siginilacak limanimiz, evimizin diregisin.diyebilmek.
küsmemek,  eskide olan sıkıntilari gundeme taşıyıp hep boyle yapiyotsun, hic bunu yapmiyorsun dememek.
maddi imkansizliklarida dusunmek baba evindeki imkanlarin hepsine sahip olamamayi goze almak.Allah daha guzelini nasib eder bilemeyiz anacak bunu goze olmak....


gulcan abla ornegi cok gosteris icin foto paylasim

cok ufak konular üzerinden kaprislere giren, para bende güç bende diyen feminist kadinlar
nasil olmasini istersin sorularina
şunu şoyle istiyorum. cevabini şuan vermem.Ancak evlendikten sonrar şunun şöyle olmasini istiyorum dediklerim olacaktir.Ve öyle yapildiginda bu eşimin beni koca yerine koydugu, benim söyledigim gibi yaparak beni mutlu etmeye gayret etmesi filan benide cok mutlu eder ve bende bir koca olarak onun bu guzelliklerine guzellikle karsilik verebiliyormuyum sorusunu sorarim kendime.


16 Temmuz 2019 Salı

Evlilik görüşmesinde ne konuşalım? ne soralım?

Aşağıdaki sorular gelişigüzel sıralanmış olup sadece fikir vermesi niyetiyle hazırlanmıştır.Eklemeler veya çıkarmalar kişiye özel olarak yapılabilir.

Uykun ağırmıdır?
Cemaatler ve tarikatlara bağlılığın ne yönde?(Bağnaz ve Taassub sahibimi yoksa sadece camaatli bir insanmı?)

Namaz kılıyormu?

Gıybet dedikodu hakkinda ne düşünüyor? ("Gerçeği, olanı söylüyorum" diyerek birilerinin aleyhine konuşmayı mübah görüyormu?)

makyaj yapıyormu?

ona göre kadınların tesettürü nasil olmalı? (evdeki fiziksel süslenme konusuna girmemek lazım.)

Evdeyken vaktini nasıl degerlendiriyor?

Evde kalmayi ve vakit gecirmeyimi daha cok seviyor yoksa dışarida sosyal hayati daha çok mu seviyor?(evlenince eve baglı veya dışarıda sosyal olup evde çocuk büyütmeye sabredemeyecek birimi?)

kardesleriyle arası nasıl?iliskisi nasıl?
abileri veya ablaları ona ogutleri varmı varsa neler ve bu öğütlerin hangilerine katiliyor veya katilmıyor.

Avm ve alişverisi seviyormu?(Her insan sever.Ancak cok seviyormu?)
çocuk yetistirmede gönüllümü?İsteklimi, çocukları bebekleri seviyorumu?

Cevresindekiler onu nasil bilir.Dik başlı veya dobramı? yumuşak huylu veya safmı?

Çevresindekiler güler yüzlu oldugunu soylerlermi?

Sigara kullaniyormu ❓

Baba evinde rahat ve imkanlıdir belki.Evlenince imkanları kısilabilir.Rahatliği veya konforu azalabilir.Sonucta evlilik konfor veya yangel yat degil.

Maddi  imkanlarin hepsine sahip olamamayi göze alabilirmi? Allah daha guzelini nasib eder bilemeyiz ancak bunu göze aliyormu?Yoksa maddiyat onun için önemli bir kıstasmı?

Facebook, instagramla arasi nasıl yaptiğıdı, gezdigini yediğini fotograf cekip paylaşmak/selfi çekip durumlar atmak hakkinda ne düşunuyor.

Şuan böyle bir hakkim yok ancak."Şunun böyle olması" beni mutlu eder veya böyle olmasini bir koca olarak istediğim şeyler ileride olacaktır.Bu benim koca yerine kondugumu ve sevio sayıldığımi bana hissetireceğinden bu beni mutlu eder.Bu konu hakkinda ne düsünuyorsun?(tabi bunu bende yapacağım)
[20/06 15:51] .: Bunlar beni karşiya sorduğum sorularin bazilariydı abi.
[20/06 15:52] .: ekleme veya çıkartma yapılabilir.
[20/06 15:56] .: Şimdi sana kalmış durumda.

Sen yaz

ister telefona ister kağıda.(senin bu sekilde hazırliklı gitmen karşı tarafıda memmun eder)

Evlendigimde veya evlilik esnasina eşimden, eş adayimda istediğim, benim için, yapmasını istedigim veya kişiliginde, davranişlarinda evlikik yaşantısında görmek istediğim olmazsa bu evlilik olmaz dediğim başlıklar:











[20/06 16:33] .: Evlendigimde veya evlilik esnasina eşimden, eş adayimdan kesinlikle istemedigim, sevmedigim benim için, yapilması sıkıntı olacak veya kişiliginde, davranişlarinda evlilik yaşantısında görmek istemediğim evlilikte olursa olmaz dediğim başlıklar:











21 Haziran 2019 Cuma

Evlilik aşamasında dikkat edilmesi gerekenler

Sema Maraşlı

Artık internette tanışıp evlenmek moda oldu. Oysa en riskli evlilik modeli...

Bekar okurlarımdan "Eş seçiminde nelere dikkat etmeliyiz? diye sorular çok geliyor. Bu hafta konu ile ilgili bir kaç tavsiyem olacak.

En güzel evlilik: "Akıllı görücü usulüdür." Kızı da erkeği de tanıyan, aklı başında kişilerin "Bunların şu özellikleri birbirine pek uyuyor, bunlar birbirleri ile mutlu olabilirler." diye birbirine yakıştırdığı çiftler genellikle mutlu olur. Burada en hassas nokta; aracıların "akıllı" olması, muhakeme yeteneklerinin olması.

"Oğlan serseri, kız da dindar, bunları evlendirelim de kız oğlanı yola getirsin" ya da "Oğlan efendi, kız da dikbaşlı, bunlar birbirlerini idare ederler" mantıksızlığı ile uyumsuz olanları birbirine yakıştıranlar, bir tarafın kusurunu saklayarak evlendirilenler, daha doğrusu başı yakılanlar var. Böyle görücüler, kimseleri görmesin. Ayrıca ticaret ve evlilik aracılığında kusurları saklamak vebaldir. Bir tarafın zarar göreceği belli ise uyarmak gerekiyor. Kusuru saklayarak, aracı olmak, ise daha büyük bir vebal.

Büyük şehirlerde akraba ilişkileri zayıfladığı, komşu komşuyu tanımaz olduğu için, görücü usulü evlilikler de azaldı. Gerçi modern olmak adına görücü usulü evliliklere burun kıvrılmaya başlandı, gençler artık büyük aşklarla evlenmek istiyorlar. Fakat bir yandan da "birileri aracı olsun da evlenelim" diyen gençlerin sayısı da az değil. Onlara yardımcı olacak iyi bir sistem kurmak lâzım.

Artık internette tanışıp evlenmek moda oldu. Oysa en riskli evlilik modeli bence. Hakkında hiç bilgi sahibi olmadığın, ailesini, geçmişini hiç bilmediğin, bir insanla hayata başlamak oldukça riskli. Bazen bekar zannederek evlendiği kişinin, daha önce evlenip ayrıldığını evlendikten çok sonra öğrenenler var. Bir de yazı insanı çok yanıltabilir. Bir yazardan çok daha usta olan internet yazıcıları var. Dikkatli olmak gerek, en azından iyi bir araştırma yapmak lâzım. Zaten internet evliliklerinin hüsranla biteni çok. Tabii genellemeyelim, mutlu olanlarda vardır mutlaka; fakat olumsuz örnekler de çok duyuluyor.

Velhasıl bir şekilde tanışıldı, evlilik niyeti ile görüşülmeye başlandı. Eskiden bir, iki kez görüşülür, karar verilirdi; şimdi aylarca görüşülüyor. İlk görüşme olumlu geçmişse; fakat karar verilmemişse bir kaç görüşme daha yapılabilir. Fakat çok fazla görüşmelerin sonucu üzücü olabiliyor. Dini açıdan da doğru değil. Bu yüzden ilk görüşmelerde sevmediyseniz, olumsuzluklar çoksa "tanıdıkça sever miyim?" gibi bir düşünceyle ya da ailenizin baskısıyla görüşmeye devam etmeyin. Hiç kimsenin gönlü oyuncak değil.

Beş altı ay, hatta bir yıl görüşüp sonrasında "sevemedim ya da biz seninle yapamayız" diyen erkekler var. Kadınlar erkeklerden daha duygusal oldukları için, çabuk bağlanabiliyorlar; genç kız hayalinde evini döşemiş, hatta çocuğuna bile isim koymuşken terk edildiğinde, çok fazla üzülüyor. Erkekler! Arkanızda kırık bir gönül bırakmayın, ah almayın.

Görüşmelerin baş başa değil de aile ya da arkadaş ortamı gibi başkalarının da olduğu ortamda yapılması karşınızdakinin davranışlarını gözlemlemek açısından iyi olur.

Boşanmış kişilerin yeni evlilik adımlarında daha dikkatli olmaları gerek. Onların konuşacağı konular çok daha farklı olacaktır. Eski eşler, çocuklar, kişilerin çocukları ile ilişkileri, sorumlulukları...Baştan açıkça konuşulmalı.

Aşk evliliklerinde kişi karşısındakinin her şeyini hoş görüyor; fakat aşkın kör olan gözü, aynı evde yaşamaya başlayınca açıldığı için, karı koca birbirine yanlış davranıyorsa aşk da çabuk bitiyor.

Özellikle ilk görüşmelerde şunlara dikkat etmek lâzım:

1-Güzelliğe ya da yakışıklılığa aldanmayın, yanıltıcı olabilir. Sizi rahatsız eden sebebini bile açıklayamayacağınız bir şey varsa, uzak durun.
İlk gördüğünde hoşlanmak çok önemli. Hoşlanmak; güzellik ya da yakışıklılıkla alakalı bir durum değildir: Ruhların uyuşması, iki kişinin yaydığı elektriğin birbirini tutması. "Evet ben bu kişiyle ömrümü geçirmek isterim, çocuklarımın annesi (ya da babası) o olsun, isterim." diyebilmektir. Sevmek için güzellik gerekmiyor. İlk gördüğünüzde itici gelmişse, oradan uzaklaşmak istemişseniz, dikkatli olun. Kanınız kaynadıysa da küçük detaylara takılmayın.

2- Beklentilerinizi çok yüksek tutmayın. Siz mükemmel olmadığınız gibi karşınızdaki kişinin de mükemmel olmasını beklemeyin. Gördüğünüz hatalar, sizi aşırı rahatsız edecek şeyler değilse gözünüzde büyütmeyin.

3-Önceliğinizi belirleyin. Sizin için en çok ne önemli. Dindarlıksa o yönden değerlendirin. Namaz saati kalkıp namazını kılıp kılmadığına dikkat edin. Dindarlık sadece ibadet değil elbette. Temizlik, nezaket...Kısacası güzel ahlak. Yere çöp atan, hayvana ve çevreye saygısı olmayan insanlardan uzak durun. Bir cemaate mensupsanız öncelikle kendi cemaatinizden olmasına özen gösterin. Özellikle bir tasavvuf cemaatine mensup birinin, tasavvuf karşıtı biri ile anlaşması zordur.

4-Kendinizi olduğunuzdan farklı göstermeyin, dürüst olun. "Bizi aldatan bizden değildir" der sevgili peygamberimiz. "Dürüst olursam kabul etmez." gibi korkulara kapılmayın. Boşanmışsanız, ilk evliliğinizden çocuklarınız varsa bekarım diye kimseyi kandırmayın. Sizi olduğunuz gibi kabul etmeyen biriyle evlenmeyin. Görüşme döneminde ilerde "evet" demeyeceğiniz şeylere "evet" demeyin, kendinizi yanlış tanıtmayın. Neleri sevip, neleri sevmediğinizi açıkça söyleyin. Maddi konuları mutlaka konuşun. Parayı tasarruf etmeyi seven biriyle, harcamayı çok seven birinin uyumu da oldukça zordur.

5-Aileler çok önemli; karşınızdaki kişinin ailesinin sizin hayatınızı etkileyeceğini unutmayın. Gençler "Biz anlaşırsak gerisi boş" diye düşünüyorlar; fakat aileler zannedildiğinden çok daha fazla önemli.  Hem de pek çok açıdan. Mümkünse ailelerin birbirine kültür olarak denk olması iyi olur. Bir evin nazlı kızı, "aşık oldum" deyip, gidip kendi kültürüne uymayan on çocuklu kalabalık bir ailenin oğlu ile evlenirse işi çok zor. Gelen, giden, yatıya kalan evden eksik olmayan misafirler yüzünden evlilikleri yıkılan çiftler var. Gönlünüzün taşıdığını bünyeniz taşımayabilir, şansınızı zorlamayın. Baştan gözünüz kesiyorsa ona göre kabul edin.

6-Anneler evliliklerde çok önemli:

Erkekler! Annesine çok düşkün kızlarla evlenmeyin. Annesinin evinden gelmez ki kendi yuvasını kursun. İlk görüşmelerde kendini belli eder. Annelerinin evinin hemen yakınından ev isterler, annelerine ne kadar düşkün olduklarını söyleyip dururlar. Bu kızların evlenmemesi lâzım aslında.

Kızlar! Anne sözünden çıkmayan erkeklerle evlenmeyin! Erkeğin kendi kişiliği karakteri oturmalı, annesini sevmeli, saymalı; fakat annesinin ağzına bakmamalı. Erkek ailesi ile birlikte otursa bile; eşi ile ilişkisinde kendi söz hakkı olmalı.
Çok ince bir denge bu. Annesine saygısı olmayan, annesini azarlayan bir erkekle de hiç evlenmeyin. Size de kaba davranır. Vefası olmayanın sefası da yoktur.

Taraflardan birinin ailesinin ihtiyacı olması, ilgilenmek için yakın oturması gerekiyorsa o zaman baştan konuşulmalı.

7-Kızlar! Her dediğinize "evet" diyen, kadın boyunduruğuna girmeye hazır erkeklerden uzak durun. Akıllı bir erkek; ne körü körüne "evet" der ne de "hayır" der. Ölçer biçer, uygunsa "evet" der, değilse "hayır" der. Her dediğinize "olur" diyen bir erkek bir süre sonra gözünüzde değerini kaybeder. Erkekte denge çok önemlidir. Kaba erkeklerden de çok kırılgan kadınsı erkeklerden gördüğünüz yerde kaçın.

Erkekler! İddiacı, inat, erkeksi, dediğim dedik, çok bilmiş kızlardan uzak durun. Kadına bilgi yakışır; fakat bilgiçlik hiç çekilmez. Birlikte yaşayacağınız bir kadın mı, yoksa yarışacağınız bir kadın mı istiyorsunuz, iyi karar verin.

8-Erkeğin eğitim ve maddi imkan olarak kadından geride olmaması iyi olur. Üniversite mezunu bir kızla ortaokul ya da lise mezunu bir erkeğin anlaşması biraz zor olabilir. Ancak çok okuyan bir erkek, aradaki farkı kapatabilir.

9-Görüştüğünüz kişinin sözlerine içinizden yorum yapmayın. Karşı tarafı iyi dinleyin, kendi kendinize yorumlamayın.  Anlamadığınız ve takıldığınız konuları mutlaka sorun. Mesela genç kız "ben biraz şımarığım" diyorsa "şımarıktır" bunu iyiye yormayın. Ya da erkek ben "ukalayım" diyorsa "ukaladır" "iyi farkındaysa dozunu ve ayarını biliyordur, söylemesi mütevazılığını gösterir" gibi iç yorumlara girmeyin, yanılırsınız, sonra çok üzülürsünüz.

10-Detaylı soru sormaktan çekinmeyin. İki taraf için de "Ben özgürlüğüme düşkünüm." diyorsa "Nereye kadar ve evlilik içinde ne kadar geniş bir alan istiyor?" sorun ve konu ile ilgili kendi beklentilerinizi söyleyin.

Son olarak, toparlama babından; karar verdikten sonra nişanlılık sürecini çok uzun tutmayın. Çok fazla görüşüp, mesajlaşıp evlenmeden birbirinizden bıkmayın. Nişanlılık döneminde evlilik eğitimlerine katılın.

Sema Maraşlı - Haber 7
www.cocukaile.net
semamarasli@gmail.com
https://twitter.com/#!/semamarasli
[20/06 15:25] .: Faydalı bulduğum bir yazı
[20/06 15:37] .: Ben Şunları baslık yapmışım.

14 Aralık 2017 Perşembe

İslamda Gerdek Gecesi ve Cinsel Bilgiler

İslamda gerdek gecesi ve cinsel bilgiler
Sual: Yakında evleneceğim. Evlilik, özellikle ilk gece hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP
Evlenmek isteyenler, eşlerinin dinimizin bildirdiği ahlâka sahip olmalarına önem vermelidir. Dış görünüşe aldanıp da yanlış karar vermekten sakınmalıdır. Çünkü evlilik hayatına başladıktan sonra, geri dönmek zordur ve kötü huylu kimsenin, bundan sonra düzeltilmesi de kolay değildir.
Aradığımız vasıfların çoğu karşı tarafta var ise, karar vermek için yeterli sayılabilir. Lüzumundan fazla ince eleyip sık dokuyan, kendine bir türlü aday beğenemeyen, kolay kolay evlenemez.
Müstakbel eşler birbirinde aradıkları vasıfları bulurlarsa, sonraki devreler için iyi bir başlangıç teşkil eder. Bulunması zaruri lazım olan vasıflar yoksa, (Ben seviyorum) diyen gençlerin, bu yolda şuursuzca hareketlerle ebeveynlerini üzmeleri çok yanlıştır. Ana-babalar da, aranan vasıflar var ise sebepsiz yere mesela maddi menfaatler yüzünden gençlerin evlenmesine mani olmamalıdır.
Aşırılıktan uzak durmak gerekir. Dört dörtlük bir talip bulmak zor, hatta imkansızdır. Unutmamalı ki, kusursuz dost arayan dostsuz kalır; noksansız eş arayan eşsiz kalır.
Gençlere tavsiyemiz, salih ana-babanın tavsiyelerine mutlaka uymalıdır! Ana-baba, oğlunun veya kızının evleneceği kişiye, evlatlarının gözü ile bakmaz. Acı tecrübelerin verdiği firasetle bakar.
Yeni evliler için faydalı olabilecek aşağıdaki yazıları çeşitli kitaplardan derledik:
Lüzumlu (ilk) evlilik bilgileri
Nikahtan sonra, zifaf (gerdek) gecesi, evlilik hayatının en mühim bir dönemidir. Eşler mümkün mertebe temizliğe riayet etmelidir. Temiz ve güzel kıyafet, ilk gecede etkili olur. Zifaf odası tenha, emniyetli bir yerde olmalıdır. Damadın, evlilik tecrübesi olan, güvenilir bir sağdıçın tavsiyelerinden istifade etmesinde mahzur yoktur. Fakat, sağdıç olmasa da olur.
Damat şunu yapmayı ihmal etmemeli:
Resulullah efendimiz, Hazret-i Fatıma’yı Hazret-i Ali’ye tezvic ettiklerinde buyurdu ki:
(Ya Ali! Gelini kendi evine götürdüğün zaman, çorabını ayağından çıkar. Ayağını yıka. O suyu evin bütün köşelerine saç. Böyle yapınca, Allahü teâlâ senin evinden yetmiş türlü fakirliği dışarı çıkarır. Yetmiş türlü bereketi evine dahil eder. Yetmiş rahmeti sana nazil kılar. O gelin ile ve onun bereketi evin köşelerine erişir. O gelin, delilikten ve diğer hastalıklardan emin olur.)
İlk gecede eşlerin dikkat etmeleri gereken bazı hususlar:
İlişki konusunda çok kimse bilgisizlikten bunalımlara düşmektedir. Bunun için önce cimanın ne olduğunu iyi bilmek gerekir. İyi bilinmez ve yanlış yapılırsa huzursuzluk zamanla artarak ailenin yıkılmasına sebep olabilir. Bunun için bu mahrem bilgileri lüzumu kadar öğrenmek gerekir.
Her şeyden önce, eşler birbirine çok samimi, nazik ve yumuşak davranmalı, sevgi ve şefkatle yakınlaşmalıdır. Erkek, eşini gerdeğe psikolojik yönden iyice hazırlamalıdır. Ona cesaret vermeli; endişelerinin yersiz olduğunu, onu da rahat bir atmosferde konuşturarak izah etmeli. Eşini incitecek küçük davranış, hatta imadan sakınmalı. Eşinin, özellikle bu gecede sevgi ve şefkat görmeye, iltifat işitmeye çok ihtiyacı olduğunu bilmeli.
Erkek aceleci ve kaba olmamalı. "Artık evlendik, ona istediğim gibi sahip olurum" gibi bir düşünce son derece yanlıştır. Cima, sevgi oyunları sırasında meydana gelen bir olaydır. Temasa her iki tarafın da aktif şekilde katılması gerekir. Nitekim Resulullah efendimiz de bu hususa dikkat çekerek, erkeğin, eşinin haklarına da riayet etmesini istemiştir. Cinsi tatmin, kadının da hakkıdır.
Genç kız da eşinin heyecan ve sevgisini paylaşmalı, kendisini ona tabii ve fıtri bir şekilde, isteyerek teslim etmeli. Cimanın bir yaratılış vazifesi olduğunu düşünmeli, mana ve hikmetlerini hatırlamalı, sevgisine ve yaratılış özelliklerine güvenip, yersiz korku ve endişelerden sıyrılmalı.
Düğünün stresli ve gergin ortamından sonra eşler, uykusuz, yorgun düşebilir. Bu bakımdan cimaya çoğu zaman hazır olmazlar. Bu durumda, ilk cima tehir edilebilir. Bunun hiç mahzuru yoktur; aksine çok faydası olabilir.
İlk gece, eşler için en meraklı heyecanların yaşandığı andır. Yıllar yılı beklenen, hasretle gözetlenen, genç kız ve delikanlının rüyalarını süsleyen, sevinçli, tatlı ve heyecanlı bir zaman. Daha önce gayrı meşru hayat yaşayan bu duygudan mahrum kalır.
Damat, tebessüm ve nezaketle içeriye girmeli, geline selam vermeli ve onu tebrik etmeli. Moral verici sözlerle gelinin gönlü alınmalı, heyecanını yatıştırmaya çalışmalı. Gelin de ona güler yüzle karşılık vermeli, lüzumsuz somurtkanlık ve çekingenlik göstermemeli.
Bu gece, iki rekat nafile namaz kılıp dua edilir. Gelinin ayağı bir leğende yıkanır, odanın köşelerine serpilir. Bugünlere kavuşmanın şükrü ve gelecek günlerin saadeti için, Allahü teâlâya dua edilir. Bu arada, oturup, bir müddet sohbet etmeli. Böylece, fazla heyecan atılmaya çalışılır.
Her kız, bu ilk gecede, az-çok ürkeklik ve çekingenlik gösterir, utanır, sıkılır. İlk defa bir erkekle baş başa buluşmanın, ona açılmanın utancını hisseder. Bu hâli, gayet tabiidir, hoş karşılanmalı.
Erkek kızı hiç sıkmadan ve zorlamadan, samimi bir yakınlık göstermeli, ürkekliğini gidermeye çalışmalı. Kız konuşmaktan, ona açılmaktan çekinse bile, erkek samimi sohbet ve yakınlığı sabırla sürdürmeli, onun gönlüne yavaş yavaş girmeli. Kızın sessizce dinlemesi ve ara sıra hafif karşılık vermesi de kâfidir. Bütün mesele, öpüp okşayarak kızı cimaya hazır vaziyete getirmektir! İlk gecenin değişmez bir ölçü olmadığı unutulmamalı. İlk gece yalnızca bir başlangıçtır. İlk deneme başarısız olabilir, bu normal kabul edilmeli.
İnancı gereği kadından uzak kalan erkek, çoğu zaman kadını yakından gördüğünde veya dokunmasıyla hemen boşalabilir. Ümitsizliğe kapılmayıp, yarım saat kadar sonra ön hazırlıktan sonra, tekrar harekete geçilir. İkinci halde ilk heyecan geçip hemen boşalma olmayacağı için ön hazırlık daha rahat şekilde yapılabilir. Bu durum çok önemlidir. Bu durumu bilip kendilerini buna göre ayarlayan eşler rahat eder. Olduydu olmadıydı endişesine kapılmaz. Çünkü bu normal bir olaydır. Birkaç saat dinlenilebilir veya ertesi güne tehir edilebilir. Böyle bir durumda genç kız da durumu kabul etmeli, anlayışla karşılamalı.
Temas başarıyla sonuçlanınca, erkek mutluluk hislerini eşiyle paylaşmalı, ona teşekkürlerini sunmalı ve bütün bir hayat boyunca saadetlerinin devamı için dua etmelidir.
Zifaf gecesinde kızda ürkeklik ve çekingenlik görüldüğü zaman, erkek, ilk karşılaşmanın normal bir neticesi olan bu hâli hoş karşılamalı, lüzumsuz telaş ve sabırsızlık göstermemeli. İlk geceki kabalıktan doğacak ürkeklik, incinme ve tatsızlık, daha sonra uzun müddet silinmeyen etkisini gösterir. Bunun gibi, o gecenin sabır ve nezaketinin mükafatı da sonradan görülür.
İlk olarak bir erkekle buluşmak, yıllarca barındığı ailesinden ayrılıp, yeni bir aile hayatına girmek, bir kız için elbette çok önemli bir olaydır. O anda, erkeğin geniş şefkat ve sevgi kanatlarına ihtiyacı vardır. Bir kadın, kendisiyle buluştuğu ilk erkeği asla unutmaz. Eğer kadın ilk zifaf gecesinde tatlı heyecanlar yaşamışsa, sevgi, sabır, nezaket ve geniş bir anlayışla karşılaşmışsa, o erkeğe ömür boyu minnettar kalır. Bu ilk olay, kadın için unutulmaz bir hatıradır. Hatta o adam o kadını sonradan terk etse, hayal kırıklığına uğratsa bile, kalbindeki o esrarlı hatıra daima yaşar.
Gerdek gecesi
Erkeklik gösterisi sanılan, "kedinin bacağını ayırmak" gibi kabalık uygun değildir. Bilhassa bu gece, erkek de çok nazik olmalı!
"Bir kadın, on senedir kocasıyla garip bir şekilde yaşıyor Ancak ayda bir defa temasta bulunuyor ve bu temas esnasında da kadın tamamen soğuk davranıyor. Gerdek gecesi, kocası bu kadının kalbini kırmış. (Ne zayıfmışsın, hem de çirkinmişsin) demiş. Kadın bunu unutamamış. Kadını yaralayacak, zayıfsın, şişmansın, uzunsun, kısasın, yaşlısın gibi sözlerden uzak durmalı!
Ön hazırlık:
Gerdek gecesinde diğer önemli husus da, ön hazırlığın gelini ürkütecek ve gönlünü soğutacak bir vaziyette olmamasıdır. Bunun için bir de, soyunma sırasında dikkatli olmak gerekir. Bir kere damadın gelini kendi eliyle soymaya kalkması doğru değildir. Gelin ve damat, kendi kendine soyunmalı. Çırılçıplak soyunmak da uygun değildir. Ekseriya gelin, erkeğin karşısında ilk defa çıplak olarak görünmekten ve erkeği çıplak olarak görmekten dehşet ve sıkıntıya düşebilir.
Soyunma sırasında, utanma duygularının korunması için, bu işin de perdelenmesi gerekir. Bunun için ya lamba söndürülmeli veya az ışıklı gece lambası bulundurulmalı. Çıplak vücutla ortada görünmenin vereceği sıkıntıyı hesaba katmalı. Bu durum edebe de aykırıdır. Âişe validemiz, (Ben Resulullahın edep yerini görmediğim gibi, o da benim edep yerimi görmedi) buyuruyor. Müslüman da bu sünnete uymaya çalışmalı!
Bazı erkekler, zifaf gecesinde hem kendi vücutlarını teşhir eder, hem de kadını tamamen soyarak, kaba ve hoyratça davranışlarıyla, gelini sıkıntı içinde bırakırlar. Bu çok yanlıştır.
Soyunma olayında, ayakta büsbütün soyunmaya kalkışmamalı, yalnız üstteki kaba elbiseler çıkartılmalı, iç çamaşırları, yorgan altına girdikten sonra çıkarılmalı.
İlk temas:
Zifaf gecesinde sevgi oyunu önemlidir. Sevgi oyunu nâzikâne, erkeğin gelini heyecana getirme tekniği mükemmel olduğu zaman, kadın ne kadar utangaç olursa olsun, yavaş yavaş eşine itimadı çoğalmaya ve rahatlamaya başlar. Ondan sonra teslimiyet duygusu artar, çekingenlik yerine arzu doğmaya başlar. Birçok gelini inciten ve ürküten şey, eşlerinin bu gece kaba ve anlayışsız davranmalarıdır. Henüz mahcubiyet içinde bulunan bir gelini, evlilik hayatına yavaş yavaş alıştırmalı. Damat, gelinde arzu uyandırma yollarını aramalı, utangaçlık hislerinden kurtulmasına yardımcı olmalı. Normal bir kadın, belki kocasının arzusunu tahrik etmek için önce çekingen davranır. Aslında o, fethedilmekten hoşlanır. Fakat mukavemetin kaba bir şekilde kırılma teşebbüsünü asla hoş görmez. Bunun için damat, nezâket, sabır ve incelik hususlarını asla gözden uzak tutmamalı. Gelin de, hayatının belki en heyecanlı anlarını yaşayan eşinin başarısını baltalayacak davranışlardan, mümkün olduğu kadar kaçınmalı.
Bekâretin izâlesi:
Normal vasıfları taşıyan kız ve erkek için, bunun bir zorluğu olmaz. Yapılacak iş; sevgi oyunlarıyla temas ortamı hazırlanır, gelin o safhaya geldikten sonra, yani ilişkiyi kolaylaştırıcı kaygan sıvı gelince, üstten aşağı hafif kuvvette bir tazyikle zifaf ilişkisini tamamlanır. Kız uyarılamaz, kaygan sıvı gelmezse, bir merhem kullanılmalı. Cinsiyet organlarına bir miktar vazelin sürmek bu işi kolaylaştırır. Kızlık zarının yırtılmasında, kanama ve acının hafifletilmesi için eşlerin yatakta alacakları pozisyon önemlidir. Bunun için, genç kız bacakları ayrık ve dizleri bükülmüş vaziyette sırt üstü yatmalı; erkek diz ve dirseklerinin desteğini kullanarak, cinsiyet uzvunu eşinin döl yoluna üst taraftan ve üst kenarı boyunca, aşağı doğru kaydırarak koymalıdır. Burada cinsiyet organının hazneye girişinde, eşinin hazne ağzının tabii açıklığı yardımcı olur. Bu esnada zar gerilir ve yapılan basınçla, umumiyetle iki yerden ve arkaya doğru yırtılır. İşte, sözü geçen hafif ağrı bu anda, zarın direnci ile erkeğin cinsi uzvunun yapacağı güçlü tazyik karşı karşıya geldiğinde duyulur. Böyle bir durumda genç kızın kalçalarını küçük bir hareketle kasarak eşine yardımcı olması iyi olur. Aslında temas öncesinde, genç kızın cinsi bakımdan başarılı bir şekilde uyarılması, temasın her iki taraf için de kolayca tahakkukuna yeterlidir. Cinsi tatmine erişen genç kızın ve erkeğin cinsi organlarında, girişi kolaylaştıracak kaygan sıvılar ifraz edilir.
Vazelin kullanmak birleşmeyi kolaylaştırır. Ama asıl çözüm, temas öncesi hazırlığın ideal şekilde yapılmasıdır. Kadın, okşama ve sevişme ile hazır vaziyete gelmiş olmalı! Bu olursa, başka bir tedbire ihtiyaç duyulmaz.
Tahriş, acıma gibi hallerde, sonraki temaslar için 1-2 gün ara vermek iyi olur. Ama bu da şart değildir. Karşılıklı istek varsa, ertesi gün veya birkaç saat sonra temas yapılabilir. Aşırı istek acıyı hissettirmez. Zarın yırtılmasıyla gelen kan durmazsa telaşa mahal yoktur. Genç kız sırt üstü vaziyette dizlerini kaldırıp bacaklarını kasarak bitiştirirse, kanama çoğu zaman kendiliğinden durur. Nadiren de olsa durmayıp aktığı da görülür.
Gerçekten de cinsi temasa her iki tarafın da ruhen ve bedenen çok iyi hazırlanmış olmaları, erkeğin eşini başarılı bir şekilde uyarması ve her ikisinin de cinsi heyecan bakımından tatminkâr bir seviyeye çıkmaları hâlinde neredeyse hiç acı duyulmaz. Aşırı heyecan, aşırı zevk ağrı hissini ortadan kaldırır. Savaşta ve kavgada yaralanma, neden sonra kan görülmesi ile anlaşılır. Bu arada, eşlerin birbirine yardımcı olması, bilhassa erkeğin çok sabırlı, anlayışlı ve şefkatli olması gerekir.
Zifaf gecesinde acı duymak korkusu, yabancı bir erkekle en mahrem buluşmanın verdiği utanma hissi ve kızlıktan kadınlığa geçiş gibi, çok önemli bir dönüm noktasında bulunuşu dolayısıyla, kadının göstereceği çekingenliği anlayışla karşılamalı.
Onu samimiyetle kendisine alıştırdıktan ve ürkeklik hislerini teskin ettikten sonra, nâzik ve yumuşak bir surette birleşmelerini temin etmek, erkeğin vazifesidir. Netice olarak; zifaf gecesinin ilk teması ve sonrasında, dikkatli, sabırlı ve ihtiyatlı olmalı. Bu hususlara dikkat edilmezse, cinsi temastan kadın, zevk yerine acı ve ıstırap duyabilir. İlk zifaf ilişkisinde, arzulanan cinsi zevkin bulunamaması tabiidir.
Zifaf engelleri:
Zifaf gecesi, ciddi bir engelle karşılaşıldığı zaman, ilişkinin daha sonraki gecelere tehir edilmesi gerekir. Mesela kızın hayız hâli devam ediyorsa, beklemeyi tercih zarureti vardır. Esasen gerdek gecesinin, kızın hayızdan temizlendiği zamana getirilmesi gerekir. Zifaf ilişkisinin de, illâ ilk gecede tamamlanmış olması gerekmez. Sabır ve anlayışla hareket edilirse, sonraki gecelerde güçlük ve engeller ortadan kalkar.
Bazı erkekler, bu gece kapıldıkları aşırı heyecan sebebiyle, geçici iktidarsızlığa düşebilirler. Gerdek gecesi böyle bir olayla karşılaşılırsa, teşebbüsü birkaç saat geciktirmek veya sonraki gecelere bırakmak gerekir. Çünkü bu durum geçici bir başarısızlıktır; bir müddet sonra heyecan ve engellerin çözülmesiyle geçer. Duruma göre birkaç saat veya birkaç gece sürebilir.
Zifaf engellerinin başlıcaları:
Kızın aşırı ürkekliği:
Bu durum, birçok kızların öteden beri sahip olduğu zifafın çok sıkıntılı geçeceği gibi bazı yanlış kanaatten dolayı olabileceği gibi, o gece erkeğin kaba bir "erkeklik" gösterisiyle, sabırsız, nezâketsiz ve hoyrat davranışlarından da ileri gelebilir.
Erkeğin endişesi:
Bazı erkeklerin, zifafta başarısız kalma endişesinin içlerinde yer etmesi, bu duygular içinde telaş ve heyecan göstermesi; ayrıca temas esnasında "erken boşalma" hâliyle karşılaşmaları, geçici bir başarısızlık sebebi olabilir.
Çeşitli etkiler:
Birçok yerlerde görülen zifaf neticesini bekleme âdetlerinin, erkek üzerindeki psikolojik baskısı, zifaf mekanının elverişsiz, gürültülü ve görüntülü bir yerde oluşu, o anda kadında beklenmedik tatsız bir hâlin görülmesi, o kadına karşı duyulan sevgi, şefkat ve hürmet duygularının aşırı dereceye varması, geçici iktidarsızlık sebeplerine dahildir. İşte bu gibi hallerle gerdekte cinsi başarısızlığa uğrayan, bunun geçici olduğunu idrak edip, ilişkisini daha sonraki gecelere ertelemelidir.
Zifaf âdetleri:
Her memleketin, çeşitli ve farklı özelliklerde evlenme ve zifaf âdetleri vardır. Ekserisi anormal ve lüzumsuzdur. Dinimize aykırıdır.
Zifaf gecesinde, gelin ve güveyin yakınları tarafından dışarıda nöbet tutulması veya sabahleyin çarşaf kontrolü tuhaf ve kaba bir âdettir. Bazılarında ise, neticeyi ilan cinsinden silah atma, belli bir işaret ve alamet gösterme gibi farklı usuller vardır. Bunun doğuracağı zararlardan bazıları şöyledir:
1- Gerdeğe giren eşler, o akşam heyecanlı olur. Erkek, bir kontrol durumuyla karşılaştığı zaman daha da endişe duyacak, belki bu sebeple o gece iktidarsızlık gösterebilir.
2- O gece kapı bekleyenler, ilişkinin vaki olmadığını anladıkları zaman, hem damadın maneviyatı kırılır, hem de yanlış bir kanaatin dedikodusu yapılır. Böyle bir baskı ve kontrol altındaki ilişkiden, beklenen netice alınamayınca, gelin-damat ve diğer akrabalar arasında, üzücü ve kırıcı olaylar ve kavgalar meydana gelebilir.
3- Zifafta bekâret işareti açıkça görülmeyen bazı kızlar da vardır. Bu görülmeyince yanlış hüküm verebilirler. Böylece evliliğin başında, günahsız bir kızın, "iffetsiz" olarak ilan edilmesine sebep olurlar. Bu da namuslu bir kız için, gerçekten çok çirkin bir suçlamadır.
4- Eşler arasındaki mahrem sırlar, çevreye yayılmış olur. Dilden dile dolaşırken herkes bir şey ilave eder. Yanlış dedikodulara sebebiyet verir.
5- Zifaf gecesinin mahremiyeti, gelin-güvey arasında kalmalı. Şayet gerdek sonrası, ciddi şüpheler hasıl olup da, erkek müşkül durumda kalırsa, kimseye ifşa edilmeden, bu meselede tecrübesi olan ebeye veya kadın doktoruna gidip, gizlice öğrenebilir.
Bekâret özellikleri:
Bâkire kızın zifaf gecesinde, yanlışlıkla haksız bir muameleye uğramamasına dikkat etmelidir. Bazı kızların zifafında -kızlık zarının özelliğinden dolayı- yırtılma olmaz, bekâret işareti açıkça görülmez. Bu incelik bilinmezse, yanlışlıkla töhmet ve hataya düşülebilir. Böyle bir duruma meydan verilmemelidir. Bekâret hususunda kuvvetli şüphe hasıl olup da, iffetsizlikle itham durumu ortaya çıkarsa, kadın doktoruna başvurulabilir.
Sayıları, % 5 gibi az da olsa, bazı kızların ilk cinsi temasında, bekâretlerinde bir değişiklik olmadığı bilinmektedir. Bunlar daha çok "halkalı, hilâlli" kızlık hâllerinde olur. Bunlardan bir kısmı, ilk doğuma kadar bâkire kalabilir. Tabii ki bu özelliklere sahip olup da zifaf hâlinde zedelenme olmayan kızlıklardan, genelde beklenen kan işareti de görülmez. İşte böyle bir durumda, bu işin inceliğini bilmeyen ve "bâkire" bir kızla evlendiği inancıyla zifafa giren bir erkek, burada beklediği işareti göremeyince, telaş ve endişeye kapılabilir. Ortada kesin deliller olmadan, namuslu bir kadını "fâhişe" olarak itham etmek de, büyük günahtır. Bütün bunlar hesaba katılınca, mutlak bir işaret görülmedi diye ortalığı karıştırmak da, gerçekten lüzumsuz ve mesuliyetli bir durumdur.
Ne var ki, zifafta eşini bâkire olarak bekleyen bir adam da, aradığını bulamayınca, en azından vicdanen şüpheli ve huzursuz olacaktır. Bunun sıkıntısından kurtulmak için: Ya yukarıdaki ihtimalleri düşünerek hüsnü zan etmek ve bir mesele çıkartmamak; yahut şüphe ve sıkıntıyı atmak için, gelin-damat arasında, özel bir kontrol ve anlaşmayla, mâkul ölçülerde neticeyi tatlıya bağlamak; veya lüzum görülürse, bir hekime gösterip işin mahiyetini öğrenip gereğini yapmak gerekir.
Hassas bölgeler:
Öpüşme; hem cinsel beraberliği başlatır, hem de orgazma varmada önemli bir rol oynar. Dudaklar ve dil, en duyarlı bölgelerdendir. Özellikle alt dudakların ve dilin emilmesi, kadınlar için cinsel hazzı artırıcı etki uyandırır. Bu bakımdan, eşler sevişme ve birleşme sırasında yapacakları hareketlere çok dikkat etmeli, ilişkiyi bir işkenceye çevirmemelidir.
Esas itibariyle, kadın vücudu duyarlı ve cinsel uyarılmaya açıktır, bu açıdan, kadın vücudunun hemen her noktası, aynı zamanda bir haz noktasıdır. Ancak, cinsel zevk açısından bazı bölgeler daha gelişmiştir. Bunların başında "klitoris" gelir. Bu, kadınlık organının üst tarafında bulunan bir çıkıntıdır. Bu organ, erkeğin penisi gibi bir yapıya sahiptir ve cinsel uyarma sonucu kabarır. Kadın vücudunun en duyarlı noktası olduğu için, klitorisi sürekli uyarmak, üzerine baskı uygulamak yanlıştır ve bu zevkten çok acı verebilir. Klitorisi, hafifçe okşamalıdır!
Cinsel organ dışındaki haz ve uyarı bölgelerinin başında, göğüsler gelir. Kadınların meme uçları adeta birer klitoris görevi görür ve uyarılmaları kadına büyük haz verir. Aynı şekilde, memelerin koltuk altlarına doğru uzanan yan kısımları ile iki memenin ortası, bir de altlarındaki yuvarlıklar, hassas ve uyarıya açık bölgelerdir.
Kadın vücudunun geri kalan hemen tüm bölümleri de, kadından kadına değişen bir biçimde, yüksek duyarlığa sahip olabilir. Bunlar, bacak araları, göbek yuvarlağı, kulaklar, boyun, ense, sırt.
İlişkiden önce, hassas bölgelerin hafif okşamalarla tahrik edilmesi gerekir. Ama bu okşamaya da, belirtilen en hassas bölgelerden başlanmaz. Daha az hassas bölgelerden başlayarak, en hassas bölgelere, merkeze doğru kaydırılan yumuşak bir okşama idealdir.
Oral seks denilen, erkeklik uzvunu kadının ağzına alması, dini açıdan çok çirkin ve günah olduğu gibi sağlık açısından o derece tehlikelidir. Yapılan araştırmalarda, aids hastalığının bu yolla da bulaştığı tespit edilmiştir. Ayrıca erkeğin kadının organını öpmesi yalaması da aynı derecede tehlikeli, çirkin ve günah bir harekettir.
İlişki safhası:
Eşlerin ihtiyacına göre uzunca veya kısaca yapılan başlangıç oyunlarından sonra, şehvet hislerinin iyice uyanmasıyla, kadında birleşmeyi kolaylaştırıcı mezi denilen sıvı çıkar. Kadın, cinsi his bakımından zayıf olur veya yeterince tahrik edilmemiş bulunursa, böyle bir sıvı görülmez.
Temas safhasında en önemli mesele, erkeğin acele etmemesidir. Sabırla idare etmesini bilmek, erkeğe düşen önemli bir vazifedir. Eğer erkek, kadının hâlini düşünmeden sadece kendi zevki için davranırsa, bir-iki dakika içinde zevkin sonuna geliverir. Bu durum ise, kadını yarı yolda terk edip, sıkıntı içinde bırakır. O halde erkek, ihtiyatlı tavırlarıyla, "orgazm" durumuna gelmeyi geciktirmeli, bu noktada kadınla beraberliği sağlamaya çalışmalı.
Esas itibariyle birleşmenin sorumluluğu da erkeğe düşer. Erkek, birleşmeye doğru yönelirken, kadının bunu anlayacağını sağlayacak hareketler yaparak onu hazırlamalı, aynı zamanda da, yavaş hareketlerde bulunarak "birleşme" durumuna geçmeli. Sevgi oyunları sonucu uyarılmış bir durumda olan kadın, zevk içinde olduğu kadar, "şefkat" ihtiyacı da içindedir. Bu bakımdan, erkek hangi pozisyona geçecekse, bu arada hassas yerleri öpmeyi ve vücudunun çeşitli yerlerini okşamayı ihmal etmemelidir. Birleşme sırasında da, kararlı ama yumuşak olmaya çalışmalı, yavaş yavaş yaklaşmalı, başlangıçtaki yavaş hareketlerin temposunu sonra yavaş yavaş artırmalıdır.
Kadının orgazm hâline gelmesi, erkeğe nispetle daha geç ve yavaş olduğundan, başlangıçta gerekli tahrik oyunlarıyla bu zamanı hızlandırmak ve kısaltmak gerekir. Erkekle beraber kadının da tatmini için, orgazm devresinin hemen hemen aynı anda -veya erkekten önce- olması gerekir. Bu da hazırlanış safhasının iyi tanzimine, devamının sabırla idare edilmesine bağlıdır. Cinsi ilişkinin baştan sona normal bir bütün hâlinde, 15-20 dakika sürmesine ihtiyaç vardır. Bu müddet, duruma göre uzayıp kısalabilir.

Orgazmdan sonra genel olarak erkekler, baştakine benzer bir sevgi ve ilgi göstermeyi ihmal ederler. Kadın ise bu andan sonra da, sevgi kucağında bir miktar daha eğlenmeyi arzular. Bunu ihmal etmemelidir. Onun cinsi yakınlıktaki hissesinin önemli bir kısmı da, sonundaki muamelenin güzelce neticelenmesine bağlıdır. Öyleyse erkek, eşinin bu ândaki haklı arzusunu da ondan esirgememelidir. Son safhadaki bu arzuya cevap vermek için, yerine göre bir kendine çekiş, kucaklayış ve okşayış da kâfi gelebilir. Önemli olan, boşalmadan sonra hemen çekilmeyip, az da olsa bir ilgi gösterilmelidir!
Eşlerin tatmini
Cinsi yakınlıkta erkeğin tatmin olmasında zorluk olmaz. Fakat kadınların çoğu tatmin edilmemiş, doyuma ulaşamamış durumda kalırlar.
Gerçekte erkeğin cinsi başarısı ve eşini tatmin için, fazla güçlü olmasına ihtiyacı yoktur. Erkeklik organının küçük olmasının da rolü yoktur. Biraz cinsi teknik ve normal erkeklik vasfını taşıyan, ilişkilerde gerekli faaliyet gücünü kendinde bulan her erkek, bunu başarabilir. Kadının zevk bölgesi yüzeye çok yakın olduğu için erkeklik organı normalden küçük bile olsa, cinsi tatmine engel değildir.
Evlilik hayatında pek az tatmin olabilen, hatta hiç olmayan kadınlar da vardır. Sık sık tatminsiz bırakılırsa ve bilhassa iyice duygulanma safhasında temas kesilirse, kadının huzurunu kaçırır. Bu da, evlilik saadetine zarar verir. Cinsi tatminsizliğe maruz kalan kadın, sinir gerginliğinin verdiği ıstırapla, çok zaman uykusuz kalır. Gittikçe erkeğiyle ilişkiden çekinmeye başlar; ona olan sevgi ve itimadı sarsılır. Neticede sıkıntı, sinir bozukluğuna yol açar. Bu durum devam ederse, evlilik hayatı tadını kaybeder. Erkeklerin pek çoğu, bu noktada gaflete düşer. Erkekleriyle geçinemeyen kadınların yüzde doksanı da, cinsi tatmini bulamayan kadınlardır.
İlişkide kadının boşalması ve tatmini
Sık nefes, mahrem bölgede hafiften kasılmalar ve gevşeyip rahatlama gibi hâllerden belli olur. Bunlar sezilmiyorsa, onun tatmin olmadığı bilinmelidir. Kadındaki bu hâlin en önemli sebebi erkeğin sabırsızlık ve dikkatsizliğidir. En önemli çaresi de, erkeğin ilişki tekniğini gerektiği kadar bilmesi ve dikkat etmesidir. Bu iş, evlilik hayatında zamanla kazanılan tecrübelerle gelişir. İlk safhada mükemmellik beklenmez.
Orgazm olayı
En başta gelen problem budur. Bunu beceremeyen istenilen neticeye varamaz. Bunun için, damdan düşer gibi yapılan bir temas, kadın için büyük hayal kırıklığı ve tatminsizlik demektir.
Birleşmede orgazma ulaşan kadın sayısı oranı hayli düşüktür. Ömründe orgazm olmamış kadın sayısı da az değildir. Orgazma ulaşamamanın sebebi, ekseriyetle, psikolojik gerginliktir.
Cinsi temasın başarısında psikolojik yakınlık ve hazırlığın yanı sıra, uygun yer ve zamanın da büyük önemi vardır. Kaba olmadan, tatlı bir şekilde yapılan tembihler mutlaka tesirli olur. Sabır, güven, anlayış, sevgi, şefkat. Bunlar uzun ömürlü ve mutlu bir evliliğin önde gelen şartlarındandır.
Bu arada sık sık boşalma noktasına gelebilir. Böyle durumlarda, kendisi hareketi durdurur, eşinin de durmasını, hareket etmemesini söyler ve eşi de ona yardımcı olursa, erken boşalmayı önlemek mümkün olabilir. Sakinleştikten sonra, tekrar devam ederler. Sakinleşmenin, boşalmayı geciktirmenin başka bir yolu da, zihni başka yönlere kaydırmaktır. O anda hanımı ile beraber değil de, başka yerde, başka işlerle ilgilenmeli, zihnini dağıtmaya çalışmalı. Mesela, yarın yapacağı işleri düşünür. Geçmişteki hoşlanmadığı olayları hatırlarsa orgazm gecikebilir.
Önce uyarma, sonra gerilimi sona erdirme safhalarından meydana gelen bu metotta, birbirini takip eden tembih ve durma seansları sırasında, erkek boşalmaksızın cinsi heyecanın en üst mertebesine çıkmayı öğrenebilir. Bunu geciktirmek, tecrübeyle zamanla öğrenilir. Bu süre ne kadar uzun sürerse, o kadar iyi netice alınmış olur, o kadar faydalı olur. Bu esnada erkek boşalsa bile bu geciktirmeden dolayı organının sertliliği hemen kaybolmaz. Dolayısıyla kadın orgazm olamamış ise bu sırada o da orgazm olmuş, rahatlamış olur. Kısacası erkek kendine her ne metotla olursa olsun hakim olup, boşalmayı istediği zaman, kadının durumuna göre ayarlaması gerekir. Erkek sabırlı davranıp, eşinin hassas bölgelerini tahrik ederek, onun da cinsi tatmine erişmesi için gayret gösterirse, zamanla kendi orgazmını geciktirmeyi öğrenebilir. İradesine hakim olarak, gerekli ayarlamayı yapabilir. Genellikle penisin hazneye girmesi ile 2-3 dakika içinde boşalabilir. Buna meydan vermemek için, erkeğin iradesine hakim olarak penisi dışarı çekmesi veya hareketsiz durması gerekir. Bu esnada 10-30 saniye kadar derin derin nefes almalıdır. Yarım dakikalık bir duraklama, genellikle boşalma isteğini geriletir. Bu hususta bir başka tavsiye, sıkma metodudur. "Tehlikeli" an gelmeden önce, penisin dibi, yani torbaların altı ile makat arasındaki perine bölgesi sıkılır. İşaret ve orta parmak kullanılarak yapılacak bu tazyik, boşalmayı geciktirici bir tesir yapar. Şu da unutulmamalıdır ki, kadının mutlaka orgazm olmasını beklemek de yanlıştır. Belirtilen şartlarda yapılan bir birleşmede kadın rahatlar. Zaten her defasında kadının orgazm olması da çok zordur. Her defasında orgazm olması kadını yıpratır. Bunun için kadın, zaten her beraberlikte bunu beklemez. Psikologlar mutlaka orgazm demenin yanlış olduğunu belirtmektedir. Orgazm önemli olmakla beraber dikkati devamlı orgazm üzerine çekmek de yanlış olur. Bu konudaki zorlama cinsi beraberliğe olumsuz etki edebilir.
Kısacası cinsel birleşme eşittir orgazm demek değildir. Orgazmda önemli olan bunun önemini bilip kadını bundan mahrum etmemektir.
Pozisyonlar
Evlilik hayatı boyunca cinsi münasebetlerin, şeklen değişmeyen bir vaziyette devam etmesi bıkkınlığa sebep olabilir. Bunun için, zaman zaman farklı şekil ve vaziyetleri kullanmaya ihtiyaç görülebilir. Bunun da dinen bir mahzuru yoktur. Cinsi temasta en uygun pozisyon, kadın sırt üstü yatar, erkek kadına yüzü dönük olarak üstten yaklaşır
Ay hâlinde iken
Ay hâllerinde, erkekle bir araya gelmemelidir. Büyük günahlardandır. Ay hâlinde, kadının tenâsül yolları kanla dolgun, rahmin damarlarının ağzı açık, az çok bereli bir hâldedir. En titiz ve temiz olanlarda bile, bu yollarda sinsi bekleyen milyonlarca mikroplar vardır. Ay hâllerinde bunlar hemen süratle ürer, çoğalır, kuvvetlenir; fırsat kollar ve en ufak bir sebeple hemen bereli bulunan tenâsül uzuvlarını, rahim ve yumurtalıkları sarar. Bu ara vuku bulan cinsi yakınlık, mikropların her yana yayılmasına sebep olur. Bu hâl kadını hasta eder. Devamlı olursa fazla kan boşanmalarına, bel ve kasık ağrılarına, ciddi birçok kadın rahatsızlıklarına sebep olur. Sonra, âdet kanının kendine mahsus ağır bir kokusu vardır. Bu koku, pek temiz kadınların bile ter ve tenini kaplar. Bu kokudan kadın kendisi bile tiksinir. Bu sırada vuku bulan cinsi yakınlıkta, bu ağır koku erkeği de tiksindirir. Kadın bunları bilerek, temizliğe bu zamanda daha çok dikkat etmeli ve eş oynaşından hep uzak kalmalı, yakınlıkta bulunmamalıdır. Ay hâlinde ilişki haramdır, büyük günahtır.
Lohusa iken de, yakınlıkta bulunmaktan sakınmalıdır. Bu da haramdır. Zira doğum esnasında tenâsül uzuvları, bilhassa rahim, hazne berelenir, çok defa yırtıklar husule gelir. Bu sırada kadınla yakınlıkta bulunmak, kadını pek fena örseler. Mikropların hemen faaliyete geçmesi birçok önemli kadın hastalıklarının meydana gelmesine sebep olur. Onun için rahim ufalmadan, kadının tenâsül uzuvları tabiî hâlini almadan kadına yanaşmamalıdır.
Gebeliğin son üç haftasında ilişki kadın için zararlı olabilir. Fakat dinen günah değildir.
Tekrarlama zamanı
İlişkiyi tekrarlama zamanı ve miktarı şartlara göre değişik olur. Bundaki genel ölçü şudur: Kendiliğinden uyanan ve sonunda yorgunluk vermeyen, insana ferahlık ve zindelik kazandıran ilişkiler, tabii ölçüde demektir.
Hâli ve yaşı müsait kimseler için bunun muayyen bir sınırı olmamakla beraber, aradan 4-5 gün geçmeden tekrar edilmemesi yerinde olur. Çünkü erkek, boşalttığı cinsi enerjiyi, ancak bu müddet zarfında kâfi miktar doldurur. İlişkilerin, evli eşler için kırk yaşına kadar, ortalama haftada iki defası normal sayılırken, kırkından sonra haftada bir, ellisinden sonra iki haftada bir, altmıştan sonra ayda bir olması tabii ölçüde sayılmaktadır. Ancak bunlar kesin ölçüler değildir; her insanın hâl ve şartlarına göre değişiklik gösterir. Kadın haklı olarak, cazip hâlleriyle erkeğine karşı cinsi arzusunu hissettirince, erkeğin onu ihmâl etmeden, yakınlıkta bulunması gerekir.
Cinsi ilişkilerin fazla olması, erkeği sıkıntıya sokar. Yorgunluk, hâlsizlik ve dermansızlık yapar. Hele pek genç yaşlardan itibaren bu yoldaki aşırı faaliyetlerle yıllarca israfta bulunanlar, zamanla cinsi kudretlerini kaybedebilirler. Fazlası iyi olmadığı gibi, lüzumsuz cinsi perhiz de iyi değildir. İlişkinin fazlası bedene zarar verir, azı da ruha zarar verir, insanın psikolojisini bozar.
Erken boşalma
Gerçekten bir sıkıntı kaynağıdır. Erkeklerin yarıdan çoğu, erken boşalmadan şikayetçidir. Bu hâlin devam edip gitmesi kadın hakkında tatminsizlik ve huzursuzluk doğurur. Erken boşalmanın başlıca sebepleri; acelecilik, yanlış teknik ve heyecandır.
Acelecilik
Normal olarak erkeklerde cinsi boşalma, kadından daha hızlıdır ve birkaç dakikada gerçekleşir. Bazı kadınların orgazmı da kısa zamanda gerçekleşmekle beraber, çoğunda 5-10 dakikalık zamanı alır. Eğer erkek bu noktada acele davranıp, 1-2 dakika içinde orgazm olup ilişkiyi bitirirse, kadın, henüz arzulanan zevk seviyesine yaklaşmadığı için sıkıntı olur. Bu vaziyetten kurtulmak için, erkeğin ağır davranması zaruridir. İlk temas başladığı an, bir müddet bekleyip nefes alınır. Sonraki kısımda ise, ihtiyatlı hareketler ve yer yer duraklamalarla kendini emniyete alarak, boşalmanın geciktirilmesine çalışılır.
Yanlış teknik
İlişkinin başında gerekli olan heyecanlandırma oyunları ihmâl edilirse, normal olarak kadının orgazmı gecikeceğinden, erkek elbette ki ondan önce boşalma durumuna gelecektir. Bunun için başlangıç oyunlarını gerektiği ölçüde yerine getirmek suretiyle, aradaki mesafeyi kapatmak mümkündür.
Ayrıca erkekte idrar sıkıntısı varken temasa geçmek de, erken boşalmaya sebep olur. O hâlde ilişkiden önce abdest bozmak ve avret yerlerini soğuk suyla yıkamak da, boşalmanın geciktirilmesinde yardımcı olur. Bir de kendini arada bir sıkmak suretiyle, orgazmın hızlanması önlenebilir.
Heyecan
Lüzumsuz telaş ve heyecan, erken boşalmayı kamçılar. Bu hâl, daha ziyade zifaf gecesinde ve ilk temaslarda görülür. Merak ve heyecandan itidâlini koruyamayan erkek, erken boşalmayla o anda bir başarısızlığa düşebilir. Fakat bundan telaşlanmaya hâcet yoktur. Zifaf bahsinde belirtildiği gibi, bu olay o an için olağandır ve daha sonra normal dengesini bulacaktır. İlişkiden uzunca bir zaman uzak kalan eşler de, erken boşalmaya daha müsait duruma gelirler. Bu yüzden erken boşalma engeline takılan erkek, bir müddet sonra ikinci bir teşebbüsle de noksanını tamamlayabilir. Boşalmadan sonra bedenleri ayırmadan, bir süre daha bekleşmek de kâfi gelebilir.
Bu ölçüler içinde sabır alışkanlığına devam edilirse, ilişkileri 20-30 dakikaya kadar uzatmak ve birkaç ay içinde erken boşalma sıkıntısından kurtulmak mümkündür.
İktidarsızlık
Esas itibariyle, yaşı geçkin olmayan erkeklerin ereksiyon, yani organın sertleşme zorluğu çekmeleridir. Bunun bir biçimi de, ereksiyona geçme, ancak ilişkinin ortasında penisin yumuşamasıdır. Bu bozukluğun bazen penise kan iletimini düzenleyen prostat bezinden kaynaklanan fizyolojik bir temeli vardır. Ancak çoğunlukla nedeni fizyolojik değil, psikolojiktir. Bunun ölçüsü de, erkeğin, her sağlıklı erkekte görülen "sabah erken ereksiyonunda” bulunup bulunmadığıdır. Bulunabiliyorsa, iktidarsızlığın sebebi fizyolojik değil psikolojiktir.
Başta kendine güvensizlik, suçluluk duygusu, eşinden bıkma gibi sebeplerle gelen, ancak çok çeşitli sebeplerin yol açabileceği iktidarsızlığın önemli bir kaynağı da alkol ve sigaradır. Öte yandan, yaşı ilerledikçe, erkeklerin penislerinin hem dikelme açısı hem de ereksiyonda bulunabilme süresi, penisi sertleştiren damarların deformasyonu sonucu azalır.
Erken boşalma aslında fizyolojik bir bozukluk değildir ve birçok durumda, erkek ile kadın arasındaki orgazm süresinin farkından kaynaklanan bir olgudur. Erken boşalan erkek, genellikle çok çabuk uyarılabilen ve çok hızlı bir ereksiyona sahiptir. Aşırı heyecan sonucu, daha soyunmaya bile fırsat bulamadan boşalan erkekler görülmüştür. Ancak, sahici bir bozukluk olmadığından, eşlerinin de anlayış göstermesiyle erken boşalan erkekler kendi kendilerini eğitebilirler. Burada önemli olan, aşırı uyarıcı durumlardan kaçınmak, sakin olmaya çalışmak ve cinsel birleşmeyi mümkün olduğu kadar yavaş yavaş hareketlerle gerçekleştirmektir.
Cinsi istekte tutukluk, penisin sertleşmemesi veya sertleşmenin kısa sürmesi, normal bir cinsi temas devam ederken isteğin aniden kaybolması gibi iktidarsızlık hallerinin çoğu, psikolojik sebeplere dayanır. Bunun altında çoğunlukla başaramama korkusu ve yanlış saplantılar yatar. Sağlıklı ve yeterli bir cinsi eğitim alınamayışından da kaynaklanan bu korku, genç yastaki erkeklerde geçici iktidarsızlıklara meydan verebilir. Nitekim sinirli, heyecanlı, hassas ve evhamlı şahıslarda iktidarsızlık çok görülür. Bu gibi erkekler bir defa başarısız olduktan sonra, korkuları ve heyecanları iyice artar. Hatta aşağılık kompleksine bile kapılabilirler. Çünkü her ilişkide hormonlar yeniden faaliyete geçirildiğinden, evlilik hayatında belirli ve düzenli aralıklarla devam ettirilen cinsi hayat, cinsi iktidarın da uzun ömürlü olmasını sağlar.
Cinsi gücü arttırmaya dönük ilaçların tesiri bir yere kadardır. Bu gibi ilaçlar da rast gele kullanılmamalıdır.
İktidarsızlık sebepleri:
1- Uzun müddet, aşırı derecede ilişkide bulunmanın sebep olduğu fazla israf.
2- Sinir yollarını tahrip eden ve vücudu eriten bazı yıpratıcı hastalıklar.
3- İlmi meseleler üzerinde, fazla çalışma sonucu hasıl olan yorgunluğa bağlı geçici arıza.
4- Gebeliğe mani olmak için, bazı erkekler tarafından kullanılan prezervatif.
5- Tiksinmekten doğan nefret, hissi veya aşırı sevgi ve şefkat hâlinde beliren hürmet duygusu.
6- Çeşitli sebeplerle ortaya çıkan şiddetli korku ve endişeler.
7- Fazla duygulanma ve sinirlenmelere bağlı heyecan ve asabiyet.
8- Yaşlanmaktan dolayı ortaya çıkan tabii iktidarsızlık.
9- Âşık olmaktan ileri gelen duygu veya tatsız hatıralar.
10- Gıdasızlık, vücut yorgunluğu.
11- Alkollü içkiler, keyif verici ve uyuşturucu maddeler.
12- Büyü.
İktidarsızlık arızaları ekseriyetle geçicidir ve hemen hemen hepsinin de çaresi vardır. Doğru teşhis konduktan sonra, tedavisi zor değildir.
Bedeni tedavi
Bedeni arızalar içindir. Kuvvetli gıda, muntazam uyku ve istirahat, bir müddet cinsi yakınlıktan uzak kalmak, temiz hava seyahatleri, ılık su, deniz ve kaplıca banyoları. Ayrıca cinsi arzuyu arttıran kuvvet macunları ve faydalı ilaçlar da vardır. Fakat ilaçlar son çaredir; mecbur kalmadıkça başvurmamalı, daha ziyade tabii gıda almalı!
Ruhi tedavi
Ruhi olaylardan dolayı zuhur eden iktidarsızlığın tedavisinde en iyi hekim, yine o şahsın kendisi sayılır. İktidarsız olduğuna iyice inanan, hakikaten öyle oluverir. Böyle bir kanaatten sıyrılınca da, bu dertten kurtulur. Bir de anlayışlı hanım, bu derdin devasında yardımcı olabilir.
İlaç ve besin takviyesi
Beslenme ve vitamin takviyesi yararlıdır. B6 ile birlikte diğer B vitaminleri, A vitamini, F vitamini, demir ihtiva eden gıda ve ilaçlar, proteince zengin gıdalar faydalıdır. Padişah macunu diye bilinen gıda ve ilaçlar genel olarak kalori bakımından zengin ve beslenme yetersizliğinden doğan ciddi problemleri bertaraf edebilecek vasıftadır. Aynı şekilde bal, pekmez, helva gibi besinler de faydalı olur.
Beslenmeye ve vitamin eksikliklerine dikkat edilmelidir. Psikolojik faktörlerin rolünü düşünerek, asabi gerginlik, endişe ve korkulardan uzak durulmalıdır. Aşırı ve ihtiraslı çocuk isteğinin dahi geçici kısırlık sebebi olabileceği bilinmelidir. Bilhassa genç kızlar ve kadınlar taş ve rutubetli zeminlerde çalışmamalı, oturmamalı, ayaklar başta olmak üzere vücutlarını soğuktan korumalıdır. Banyo, deniz, kaplıca sonrasında ıslak dolaşmamalı, hemen kurulanmalı. Âdet zamanlarında denize, havuza, kaplıcaya girmemeli, bugünlerde temizliğe azami dikkat etmelidir. İçi su dolu küvette banyo yapmamalı. Yağmurlu ve soğuk havalarda ayaklar sıcak tutulmalı, tercihen yün çorap giyilmeli. Naylon veya sentetik iç çamaşırlarından sakınmalı, yünlü iç giysiler tercih edilmeli. Âdet günlerinde kullanılan bez, pamuk ve petler sık sık değiştirilmeli. Muayyen günlerde aşırı yorucu beden faaliyetlerinden kaçınmalı, istirahat etmeli.
Bazı kadınlar, cinsiyet hissi bakımından soğuk olur, ilişkilerden bir zevk almazlar. Bu durum, kadında üreme uzuvlarının olgunlaşmaması, erkeğin, ilişkilerde kabalık gösterip kadını hırpalaması, onun cinsi hayatta devamlı tatminsiz bırakılması gibi çeşitli sebeplerden ileri gelebilir. Bilhassa erkeğin eşine karşı samimi sevgi ve ilgisinin, bu olumsuz soğukluğu gidermekte önemli etkisi vardır.
Zinanın sebepleri
Zinanın başlıca sebebinin cinsi değil, ruhi tatminsizliğin büyük önemi olduğu ortaya çıkmıştır. Öyleyse, ıstırabın kökü buradadır. İnanç zayıflığı varsa, erkek sevilmediğini veya takdir edilmediğini hissettiği anda, başka bir kadın arama arzusuna kapılır. Kadın için de aynı şey söylenebilir.
Eğer günlük hayatında karı koca birbirine sevgi ile mukabele ederse, cinsi ilişkiler de bu sevgiyi aksettirecek ve zenginleşecektir. Şimdiye kadar keşfedilmiş olan en iyi ilişki tekniği, evlendiği insana karşı sıcak, derin bir sevgi ve bağlılık göstermektir.
Her şehvetin neticesi, kalbi kararttığı ve bunalttığı halde, meşru olarak yapılan cima [ilişki], kalbde ferahlık, ruh ve bedende sükunet ve rahatlık temin eder. Cimadan asıl maksat, nesil üretme gayesidir ve bundaki zevk de, böyle bir maksada binâen lütf-i İlâhî olarak verilmiştir. Âdâbına riayet ederek cimada bulunan eşler, bununla ibadet sevabı da kazanır. Nikahlı olarak yapılan ilişkiye "cima" denir; nikahsız olana "zina" denir.
Kadının meşru mazeretsiz olarak, kocasının talep ettiği ilişkiyi kabul etmemesi büyük günahtır. Boşalma anında meniyi dışarı atmak, kadının rızasıyla olursa mubah, ondan izinsiz yapılırsa mekruhtur. İhtiyaç olduğunda, kadın hayz halinde iken de edep yeri hariç, her yerine dokunulabilir.
Hanıma arkadan yani dübüründen yaklaşmak büyük günahtır. Hadis-i şerifte (Hanımına, arkadan yaklaşan melundur) buyuruldu. Cimadan sonra bir parça uyumalıdır.
Cimada müstehap olanlar:
1- Cimaya Euzü Besmele ile başlamalıdır. Niyeti kendini ve hanımını zinadan korumak ve hayırlı evlat yetiştirmek olmalıdır!
2- Cima başlamadan önce, kadınla kâfi miktar oynaşmak ve kadında kuvvetli bir arzu belirdikten sonra başlamak gerekir. Böyle bir başlangıç olmadan cimada bulunmak kadına cefadır.
3- Cima anında acele etmemeli, kadının tatmin olmasını da beklemeli!
4- Cima bitince hemen çekilmemeli, biraz daha birlikte kalmaya çalışmalı.
5- Cimadan sonra tekrar ilişkide bulunmak veya uyumak için, hemen avret yerlerini yıkamalı. Abdest almak veya gusletmek hemen lazım değilse de iyi olur.

6- Cimanın Pazartesi ve Cuma geceleri olması iyidir. Diğer geceler de caizdir. [Cuma gecesi, Perşembeyi Cumaya bağlayan gecedir.]
Cimada mekruh olanlar:
1- Cima esnasında kıbleye ayak dönmek.
2- Yorgan ve benzeri bir örtü olmadan, açık olarak çırılçıplak cima etmek.
3- Tam orgazma ererken konuşmak, gülmek, sesi yükseltmek. Bu hâl, çocuk için konuşma aksaklığına sebep olabilir. Bu konuşmalar, cima zevkini kısar ve tatsızlık doğurur. Konuşma ve fısıldamalar, başlangıç sırasında olmalı.
4- Eşinin ve kendinin avret uzvuna bakmak mekruhtur; bu görme noksanlığına ve unutkanlığa sebep olur. İhtiyaç hâlinde karı koca birbirine tepeden tırnağa bakabilir.
5- Kamerî ayların ilk, orta ve son gecelerinde cima etmemeli!
Eşler arasında geçen cinsi ilişkilerle ilgili mahrem sırların başkalarına ifşâ edilip yayılması haramdır.
Cima âdâbı
Bazı âdâb kitaplarında, cima vakitleriyle ilgili zamanlardan ve bu vakitlerin doğacak çocuklar üzerindeki etkilerinden bahsedilmiştir. Bunlar dini bakımdan uyulması mecbur olan hükümlerden değildir. Fakat bahsedilen vakitlerin gözetilmesi faydalı olur.
Cima için tavsiye edilen vakitler:
Pazartesi, Salı, Perşembe, Cuma geceleri ve gündüz öğleden önce.
Tavsiye edilmeyen vakitler:
1- Hafta içinde Pazar gecesi ve Çarşamba gecesi,
2- Kameri aylarının birinci, on beşinci ve sonuncu geceleri.
3- Ramazan bayramı ve Kurban bayramı geceleri,
4- Berât gecesi,
5- Yola çıkılacak gece,
6- Gündüz öğleden sonra.
Bunlar da bir tavsiyedir. Şehvetlenip haram işlemek mesela yabancı kadına şehvetle bakma tehlikesi varsa mekruh olmaz. Bilakis beraber olmak lazım olur. Güne, zamana bakılmaz.
Cima için uygun görülmeyen hâller:
1- Kadının rızası yoksa,
3- Abdesti sıkışıksa,
4- Fazla tok, hasta ve yorgun ise,
5- Çok soğuk ve çok sıcaksa.
Cimada diğer edebler
Kendini haramdan korumaya, helâl ile yetinmeye niyet etmeli, cima ederken şeytandan Allahü teâlâya sığınıp, (Bismillâhi Allahümme cennibnâ-ş-şeytâne ve cennibi-ş-şeytâne mâ razaktenâ) demeli. Bu durumda gebe kalırsa, şeytan ona zarar vermez.
Resulullah efendimiz, (Cimada Besmele söyle. Cünüplükten temizleninceye kadar sana sevap yazılır. Bu cimada çocuğun olursa sana, bu çocuğun nefesleri sayısınca ve onun neslinin nefesleri sayısınca sevap yazılır) buyurdu.
Hanımda şehvet, istek belirinceye kadar onunla oynaşmalı. Bunda bedenin rahatlığı ve doğacak çocuğun kusursuz olması faydaları vardır. Acele etmemeli. Hadis-i şerifte, (Erkek hanımı ile cima ederken, horoz gibi, atlayıp inmesin. Kendisi rahatladığı gibi, hanımı da rahatlayıncaya kadar, karnı üzerinde kalsın) ve (Kadın rahatlamadan, sen rahatlarsan, o günün kalan kısmı, kadın için uyuşuk ve tembellikle geçer) buyuruldu.
Geline bir tavsiye:
Gelin ilk günden itibaren yemesine içmesine dikkat etmelidir. Bazı yiyecekler zararlı olabilir. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Gelin, ilk hafta yoğurt, ayran, sirke, turşu ve ekşi yememelidir! Bunlar çocuk olmasına engel olabilir. Sirke yiyen kadının hayz görmesi zahmetli olur ve hayzı düzensiz olur. Ekşi elma yemek hayz kanını keser. Bu da başka bir hastalık meydana getirir.)
Erkeğe tavsiye:
Hanıma karşı iyi huylu, güler yüzlü olmalı. Onun yanlış hareketlerine, akla uymayan sözlerine ve işlerine sabretmelidir. Onunla tatlı konuşmalı. Onun seviyesine ve aklına uymalıdır. Onunla şakalaşmalı, oynamalıdır. Yemede, giyinmede, gücü yettiği kadar eli açık olmalıdır.
Dinimizde, kadınların bilmesi farz olan şeyleri, elbette öğretmelidir.
Hanımının giyinmesinde, evden dışarı çıkmasında, çok sıkı davranmamalı ve başı boş da bırakmamalı. Kendini ve hanımını şüpheye, iftiraya düşürecek hallerden sakınmaya çok önem vermeli.
Hanımını, yabancı erkeklerin bulunduğu yerlere göndermemeli, yabancıları görmesine mani olmalı.
Ev işleri ile vakit geçirmesi, onun zevki olmalıdır. Ona sert davranmamalıdır.
Şaka olarak da, kızgın olunca da, hiçbir zaman boşamak, ayrılmak lafını ağza almamalı, bir defa daha evlenmek lafı etmemelidir. Korkutmak için şaka için de olsa boşama sözlerini hiç kullanmamalıdır. Hatta ayrılmaya karar verilse bile yine bu kelimeleri kullanmamalı. Daha sonra ayrılmaktan vazgeçilebilir. Yakınları ile dostları ile istişare edip ayrılmaya kesin karar verildikten sonra bir talak vermelidir. Hiçbir zaman üç talak birden vermemeli. Zaten üç talak birden vermek haramdır. Hayat şartları insanı birçok şeye katlanmayı gerektirebilir. Olmaz denilen şey olabilir. Bir talakla boşama yapılırsa, hem haram işlenmemiş olur, hem de kapı tamamen kapatılmamış olur. Boşamamak bir risk getirmez; ancak boşamak hele üç talak vermek çok büyük risktir. Telafisi mümkün olmayabilir.
Âyât-ı hırz
Sual: Şeytandan muhafaza için, cima esnasında, muska şeklindeki âyât-ı hırzın, boyunda asılı olması caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir. Yatağa euzü besmele ile girilince, şeytan yaklaşamaz. 

cinsel birlesme

cinsel birleşme

[Taslak]Bu ileti gönderilmedi.

Kaydedilme tarihi: 23.11.2015 (Pzt) 09:53

Başlangıç Safhası: Terketmek erkek için kabalık, kadın için eziyettir. Beş duyudanda faydalanmalıdır. Görme-İlişki öncesi gözler cinsel hisleri tahrik edecek şeyleri görmeli. -Vakit gece ise, fazla ışıklı olmaması, ışığın söndürülmesi veya ışığın az olması uygundur. -Kadında veya erkekte ister giyinik ister çıplak olsun gözleri rahatsız edecek, az-çok  soğukluk etkisi yapacak görüntüler olmamalı.-Kadının -dışarıya değil erkeğine karşı süslenmesi gerekir. Duyma -İlişki öncesinde can sıkıcı sözler olmamalı -Gönül alıcı fısıldaşmalar, tatlı bir sohbet en azından sevgi dolu birkaç söz. Koklama -Güzel kokular etkileyicidir. Bu inceliği bilen kadın, o anda güzel kokularla kokulanmayı da ihmâl etmez. -Bedenin temizliği ve hoş olmayan kokudan arınmış olması da yeterlidir. -Eşlerin temiz vücudlarından birbirine verdiği fıtrî ve tabii kokunun, başlı başına te'sirli bir gücü vardır. -En çok rahatsız edici kokular, ağız kokusu ile ağır ter kokusudur. -Vücudda fazla ter toplayan koltukaltı ve kasık bölgeleri, haftada bir tıraş edilmeli ve yıkanmalıdır. Tatma -Dişler fırçalanmalı  veya misvâklanmalıdır. -Ağızda soğan sarmısak veya sigara kokusu rahatsız edicidir. -İlişki başlangıcında ağız bölgesinin, dil ve dudaklar çevresinde yaptığı temaslar da, tatma hissinden gerekli zevki almaya yeterlidir.. Dokunma  ve Okşama -İlişkiye hazırlanmada "aşk oyunları" denilen en te'sirli yöntem vücudun çeşitli yerlerine yapılan dokunma ve okşama işidir. Bunun için önce yeteri kadar soyunmuş olmalıdır. -Üst vücudda bir iç elbisesinden başkasını bırakmamak, hattâ vaziyete göre, yatak içinde soyunmuş olmak, ilişki zevkinin ziyâdesiyle yaşanmasını sağlar. -Dokunma ve okşama vazifesi, kadından çok erkeğe düşer. -Kadında omuz ve dizlerden mahrem yerlere kadar birçok bölge, okşanmaya karşı hassastır. -Temas ve taramalar, çevreden merkeze doğru kayarak, kadında asıl temâs için kuvvetli bir arzu belirinceye kadar devam etmelidir.  Cinsel Açıdan Duyarlı Bölgeler Ağız ve Öpüşme-Dudaklar, dil ve ağzın diğer bölümlerinde en az cinsel organlarda olduğu kadar cinsel duygu bulunmaktadır. Öpme ve öpüşme de ağız ve dudak çevresinin son derece duyarlı olmasından doğmuştur.-Hem cinsel beraberliği başlatır, hem de orgazma varmada önemli bir rol oynar. -Dudaklar ve dil, en duyarlı bölgelerdendir. -Özellikle alt dudakların ve dilin emilmesi, kadınlar için cinsel hazzı artırıcı etki uyandırır Penis Penisin çeşitli bölümleri arasında en duyarlı alanı penis ucudur.Kulaklar Özellikle  kulak arkası ve ve  kulak memesi çok duyarlı bölgelerdir.  -Bir kez alışkanlık oluştuğunda kulak memeleri de salt elle dokunmaktan cinsel heyecan doruğuna yaklaştıran uyarımlar sağlar. Orgazma doğru giderken hafif hafif kulakları okşama ya da yalama bu etkiyi doğurur.  Klitoris  -Kadında klitoris penisin karşılığıdır. Cinsel heyecen sırasında klitoris büyür, sertleşir ve orgazm sırasında doyum noktasını oluşturabilir. - Kadında cinsel uyarılmaya yol açan en hassas bölgedir.-Kadın vücudunun en duyarlı noktası olduğu için, hafifçe okşamalıdır! Küçük Dudaklar Küçük dudakların iç bölümleri dokunmaya karşı son derece duyarlıdır. Büyük Dudaklar Erkeğin torbalarını andırır. Penis üzerinde uyarıcı etkisi vardır.Göğüsler-Kadınların meme uçları adeta birer klitoris görevi görür ve uyarılmaları kadına büyük haz verir. Buradaki sinir uçları vajina yöesindeki uyarım sistemiyle bağlantılıdır. -Aynı şekilde, memelerin koltuk altlarına doğru uzanan yan kısımları ile iki memenin ortası, bir de altlarındaki yuvarlıklar, hassas ve uyarıya açık bölgelerdir.- Göğüs uçlarının etkili biçimde okşanması ya da emilmesi, dölyolu çevresindeki salgı bezlerini harekete geçirerek dölyolunun ıslanmasını ve cinsel birleşmeye hazırlanmasını sağlar. Erkeklerde bu duyarlılık son derece düşüktür.Kalçalar   Erkekler bu bölgeye karşı özel bir cinsel duyarlılık gösterir. Bacaklar Bacakların iç bölgeleri cinsel uyarıya karşı kesin bir tepki gösterir. Okşama Şekli - İlişkiden önce, hassas bölgelerin hafif okşamalarla tahrik edilmesi gerekir. -Okşamaya, en hassas bölgelerden başlanmaz. Daha az hassas bölgelerden başlayarak, en hassas bölgelere, merkeze doğru kaydırılan yumuşak bir okşama idealdir. İlişki SafhasıŞehvet hislerinin iyice uyanmasıyla, kadının mahrem bölgesinde birleşmeyi kolaylaştırıcı mezi denilen sıvı çıkar.Kadın o anda cinsî his bakımından zayıf olur veya yeterince tahrîk edilmemiş bulunursa, böyle bir sıvı görülmez.Eşler, arzu ettikleri temas şeklini tercih ederler. Temas safhasında en mühim mes'ele, erkeğin acele etmemesidir. Erkek, zaman zaman duraklamalar ve ihtiyatlı tavırlarıyla, sondaki "orgazm" durumuna gelmeyi geciktirmeli, bu noktada kadınla beraberliği sağlamaya çalışmalıdır. Esas itibariyle birleşmenin sorumluluğu da erkeğe düşer. Erkek, birleşmeye doğru yönelirken, kadının bunu anlayacağını sağlayacak hareketler yaparak onu hazırlamalı, aynı zamanda da, yavaş hareketlerde bulunarak "birleşme" durumuna geçmelidir.  Birleşme sırasında da, kararlı ama yumuşak olmaya çalışmalı, tedricen yaklaşmalı, başlangıçtaki yavaş hareketlerin temposunu yavaş yavaş artırmalıdır.Yeterli ön hazırlık ve aşk oyunları izlenince, uygun bir birleşme, birleşmenin en önemli noktası olan "birleşmede orgazm" veya "aynı anda orgazm" denen sonucu sağlar.Orgazmın verdiği yorgunluk ve "uyuşukluk" içinde, çok yavaş hareketlerle öpüşme ve okşamaları sürdürmek, bu arada da hafif ve müşfik bazı sözler söylemek, eşler için hem orgazmın tam doyumuna vardırıcı, hem de onları rahatlatıcı olur. Cinsi ilişkinin baştan sona normal bir bütün hâlinde, onbeş-yirmi dakika sürmesine ihtiyaç vardır. Bu müddet, duruma göre uzayıp kısalabilir. Boşanmadan sonra erkek, hemen çekilmemeli, bir müddet daha kadınla berâber kalmalıdır.Orgazmdan sonra genel olarak erkekler, baştakine benzer bir sevgi ve ilgi göstermeyi ihmâl ederler. Kadın ise bu ândan sonra da, sevgi kucağında bir miktar daha eğlenmeyi arzular. Bu kısa bekleşmenin ihmâli, kadının canını sıkar. Erkek, eşinin bu ândaki haklı arzusunu da ondan esirgememelidir. Son safhadaki bu tabiî arzuya cevap vermek için, yerine göre bir kendine çekiş, kucaklayış, bir bûse ve okşayış da kâfi gelebilir.Pozisyonlar -Evlilik hayatı boyunca cinsî münâsbetlerin, şeklen değişmeyen bir vaziyette devam etmesi bıkkınlığa sebeb olabilir. Bunun içindir ki, zaman zaman farklı şekil ve vaziyetleri kullanmaya ihtiyaç görülür. -Zamanla değişen lüzum ve ihtiyaca göre, kadına zahmet vermeden daha uygun vaziyetler seçmek, (sırtüstü, yanüstü, dizüstü çeşitli haller) eşlerin tercihine kalmıştır. -Genel tercîhler kadın altta yüzyüze ve malûm vaziyette olmakla beraber -döl yolundan olmak şartıyle- çeşitli şekiller mümkün ve meşrûdur. -Birincisinde kadın sırt üstü yatar, erkek kadına yüzü dönük olarak üstten yaklaşır. En uygun olanı budur. -İkinci pozisyonda ise, kadın üstte olur ve serbestçe hareket ederek cinsî temasta motor rol oynayabilir. -Orgazma, boşalmaya yakın pozisyon değiştirmek iyi olur. -Boşalma anında kadının üste olması her ikisine de sıkıntı verir. -Boşalma esnasında kadının altta erkeğin üste olup, boşalmadan sonra bir müddet o halde kalmaları eşleri rahatlatır. Fakat bütün ağırlık kadının üzerine verilirse, rahat olması gereken hassas bir zamanda kadına sıkıntı verilmiş olur. Bunun için erkeğin diz ve dirsekler ile yataktan destek alıp yükünü hafifletmesi gerekir.   Kaynak:  1) www.huzuradogru.com 2) Edip Köroğlu, Evlilik ve Cinsel Hayat, Motif Yayınları


Cinsel Hayat Tam bir Hayal Kırıklığı

“Nişanlıyken nişanlımla biraz yakınlaşmalarımız olmuştu, heyecanlı ve hoş gelmişti. Evlendikten sonra benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Nişanlıyken aldığım zevklerin daha büyüğünü beklerken o kadar bile zevk almaz oldum. Kocamla birlikte olmak istemiyorum. Bu durumda aramızda soğukluğa sebep oluyor ne yapmalıyım?”

Yeni evli hanımların çokça dile getirdiği bir şikayet ile yeni bir konuya adım atalım. Nasıl oluyor da cinsel hayat pek çok hanım ve beyleri için bir hayal kırıklığı oluyor.

1-Evlilik öncesi yakınlaşmalar evlilik sonrası zevki azaltır. Evlilik öncesi gerek flört gibi nikahsız haram yakınlaşmalar, gerekse dini nikahla helal yakınlaşmalarda heyecan dozu yüksektir. Öpüşüp koklaşırken iki tarafın da aklı cinsel birlikteliktedir. Yaptıkları tehlikelidir, her an yakalanabilirler, bir yerde durmaları gerekir, nerede durabileceklerdir…

Tehlike ve heyecandan alınan zevkin cinsellikten alındığını sanmak cinsel ilişki ile ilgili beklentiyi çok üst düzeye çıkarır. Şimdi bu kadar zevk aldığıma göre bir de birlikte olsak uçacağız düşüncesi yer eder.

Bir ilişkide tehlike varsa heyecan vardır. Heyecan varsa adrenalin hormonunun verdiği zevk vardır. Heyecandan duydukları zevki cinsellikten zannedenler evlendiklerinde hayal kırıklığına uğrarlar. Özellikle kızlar. Cinsel ilişki bekledikleri gibi çıkmaz, yakınlaşmalardan bile evlilik öncesi aldıkları zevki alamaz olmuşlardır.

Kadının hayal kırıklığı, erkeğin moralini bozar, neden karısı da kendi gibi istekli değildir, erkek de kadının yüksek beklentilerini karşılayamamış olmanın üzüntüsünü yaşar.  Ve bu sebeplerle bazı çiftler cinsel hayatlarına kötü başlangıç yaparlar.

2-Kadınlarda beklentinin yüksek olması: Aşk romanları, internet ortamı, filmler, diziler… Kadınların hem romantizm hem erotizm beklentisini yükseltiyor.

Birbirine değdiğinde ateş saçan dudaklar, alev alev yanan vücutlar, zevkten çıldırmalar… gibi betimlemeler yazarın zihnindedir. Bunları gerçek zanneden kızlar ilk gecelerinde böyle bir zevk duymayınca hayal kırıklığı kaçınılmaz olur. Bir de erkeğin zevk aldığını görüp kendi almaması hayat arkadaşına karşı da bir kızgınlığa sebep olur. Eğer kocası da böyle bir beklenti içindeyse o da hayal kırıklığı yanında suçluluk da hisseder. Karısına zevk verememiştir.

3-Cinsel korkular: Kadın ve erkekte cinsel korkular varsa bu evlilikte açığa çıkar. Cinsellikle ilgili bilinçaltında ne varsa ortaya dökülür. Kadın da birlikte olma korkuları varsa kendini eşine kapatır. Vajinismus denilen birlikte olamama durumu ortaya çıkabilir. Erkek kadına yeterli olamama korkuları yaşıyorsa sertleşme problemi yaşayabilir. Bu problemler psikolojiktir, acele etmezler birbirlerini anlarlarsa yavaş yavaş çözülebilir fakat bir ay içinde birlikte olamamışlarsa daha fazla vakit geçirmeden bir uzmana gitmeleri gerekir.

4-Damadın aceleciliği: İlk gece eğer damat birlikte olmak için acele eder, eşinin hazır olup olmadığına dikkat etmez, ilişki öncesi eşine güzelce dokunup sevip onu hazırlamazsa cinsel hayata kötü bir başlangıç yapılmış olur. Bazen bu kötü başlangıçlar uzun yıllar evliliği olumsuz etkileyebilir. Erkek ilk gece sabırlı davranırsa semeresini ömür boyu toplayabilir eğer eşinde cinsellikle ilgili ciddi korkular ya da ön yargılar yoksa.

5-İletişim çatışmaları: Evlilik öncesi çatışmalar, düğün ve ailer arasında oluşan gerginlikler, gibi sorunlar evliliğe taşınmışsa ve ilk gece bunların kırgınlıkları ile yola çıkılmışsa bu sorunlar da cinsel hayatı olumsuz etkiler.

6- Cinsel hayatla ilgili bilgisizlik ya da yanlış bilgiler: Kadınların bir kısmı cinsel hayat ile ilgili bütün sorumluluğu erkeğin üstüne yükleyerek onu mutlu etmesi gereken kişinin kocası olduğunu varsaydığı için evlilik öncesi cinsellikle ilgili bilgi sahibi olmazlar. Ya da evlilik öncesi porno sitelerine bakarak cinsellik hakkında bilgi edinmeye çalışılır. Porno sitelerinden cinsellik öğrenilemez. Oradan öğrenmeye çalışanlar ya korkar ya da yanlış yargılar oluştururlar.

Erkekler de cinsel bilgileri porno sitelerinden ya da itiraf sitelerinden öğrenmeye çalışırlarsa ve o okuduklarını ve gördüklerini gerçek addederlerse baştan yanlış başlamış olurlar.

Cinsel bilgiler her yerden alınmaz, özellikle dindar kişiler için işin bir de haram- helal boyutu vardır. Cinsel bilgi alınan kaynağın güvenilir temiz bilgi vermesi gerekir.

Cinsel bilgi hem kadın hem erkek için gereklidir. Cinsel bilgi almayı bir eksiklikmiş gibi algılayanlar, zaten biliyormuş havasına girip oradan buradan duydukları ya da gördükleri ile ya da geçmişte yanlış tecrübeleri ile hayatlarına devam etmeye çalışanlar, sadece hayal kırıklığı yaşarlar.

Şu da çok önemli bir gerçektir ki tatmin edici bir cinsel hayat sadece bilgiye dayalı değildir. Edinilen bilgiler sabırla, sevecenlikle, eşinin tepkilerini göz önüne alınarak uygulanırsa karı-kocaya doyurucu bir ilişkinin kapısını açar.

Cinsel tatmin için dış heyecanlara ihtiyaç yoktur. Cinsel hayatın içinde çiftleri tatmin edecek heyecan vardır, yeter ki karı-koca açığa çıkarmayı bilsin.

Cinsel hayat, karı koca birbirini tanıdıkça, birbirlerine dokunmayı öğrendikçe gelişir güzelleşir.


Kariçe Suden


http://www.cocukaile.net/cinsel-hayat-tam-bir-hayal-kirikligi/